Yol
Süre: 114 Dakika
Ülke: Fransa , İsviçre , Türkiye
1982
Bayram izniyle İmralı Yarı Açık Cezaevi’nden memleketlerine giden mahkumların hikayelerinin anlatıldığı filmde dönemin toplumsal sorunları farklı yaşamlarda ele alınıyor. Film, cezaevinden çıkan Seyit Ali, Mehmet Salih, Mevlüt, Ömer ve Yusuf adlı 5 karakterin hayatlarından kesitler sunmaktadır. Memleketlerine giden mahkumlardan Seyit Ali, Konya’ya gider. Ailesinin yanına vardığında karısı Zine’nin geneleve düştüğünü ve karısının ailesinin, çocuğunu da alıp köyüne götürdüklerini öğrenir Bunun üzerine Seyit Ali, köye doğru yol alır. Aslında karısını çok sevmektedir, ancak töre baskısı aklını kin ve nefretle doldurmuştur.
Mehmet Salih Diyarbakır’a karısının ve çocuklarının yanına gider. Fakat kayın validesi ve kayın pederi oğullarının ölümünden onu sorumlu tutmaktadırlar. Mehmet Salih olan biteni tüm gerçekliğiyle anlatmak, karısını ve çocuklarını görmek üzere kayınpederinin karşısına dikilir. Mevlüt Gaziantep’e nişanlısı Meral’i görmeye gider ancak Meral’in babası evlenmeden vakit geçirmelerine müsaade etmez. Yalnız kalmak istediklerinde de peşlerine aileden birileri takılmaktadır. Bu durum Mevlüt’ü oldukça rahatsız eder.
Ömer, Urfa’ya ailesinin yanına döner. Sınırda kaçakçılık yapan kardeşinin zor durumda olduğunu öğrenir. Çatışmalar ve baskınlar giderek artmaktadır. Köy halkı da bu çatışmaların tam ortasındadır. Bunun yanı sıra Ömer, köye vardığında Gülbahar adında bir kızı görür ve ondan çok etkilenir. Karısını görmek için cezaevinden memleketine giden Yusuf, izin belgesini kaybeder ve olağanüstü hal bölgesinde otobüste yapılan bir arama sonucu askerlerce alıkonulur. Onun için umulmadık izin günleri başlamıştır.
Yılmaz Güney’in cezaevinde bulunduğu dönemde senaryosunu yazdığı ve Şerif Gören tarafından yönetilen “Yol” filmi daha önce “Bayram” adıyla Erden Kıral tarafından çekilmek istenmiştir. Bu fikre başlangıçta sıcak bakan Yılmaz Güney daha sonra, filmi Erden Kıral’dan alarak Şerif Gören’e vermiştir. Filmin çekilen görüntüleri yurtdışına kaçırılmış ve orada kurgulanmıştır. Cannes’da Altın Palmiye ödülünü alan ilk Türk filmi olan “Yol”, ülkemizde uzun yıllar yasaklanmış ve 18 yıl aradan sonra gösterime girmiştir.
Bir film düşünün, yönetmeninden çok senaristiyle anılsın. Bir film düşünün, senaristin zihninde hayat bulan hikâyesi, kendisi hapiste olduğu için tamamen onun istekleri ve direktifleri doğrultusunda çekilsin. Bir film düşünün, ülkesindeki karanlığı tüm çıplaklığıyla yansıttığı için 17 yıl yasaklı kalsın. Cannes’da Altın Palmiye ödülünü alan ilk Türk filmi olan “Yol”, ülkemizde uzun yıllar yasaklanmış ve 18 yıl aradan sonra gösterime girebilmiştir.
Sinemamızda 60’lı yıllarda görmeye başladığımız toplumsal gerçekçi filmlerin 80’li yıllardaki nadide örneklerinden biri olan filmin başarısının sırrı, Yılmaz Güney ve Şerif Gören’in cesareti, anlatıdaki ustalıkları ve eriştikleri olgunlukta yatıyor.
çok iyi…
Adam kızın evine mektup göndermek isteyince kızın gönderme babam kızar demesine gerici diyen adam kızın, erkeklerle konuşma ben ne dersem o kıyafetine ben ne dersem onu giy demesi ne peki. Ayrıca kadını zincirle 8 ay ahırda tutmak nedir gelmiş o pistir diyor yaw sen kimsin Allah böyle bir şey buyurmuyor. Kadın pişman olduysa Tevbe eder. Allah affeder. Bunların başlarına ne geldiyse cahilliklerinden geldi. Ama o Seyit o karlı yol sahnesinde yüreğim paramparça oldu ;( ne saçma gelenekler varmış. Diyarbakırımın o eski halini de gördüm bambaşka resmen kurban olduğum Diyarbakır’ım. Başlarda sıkılsam da sonda nasıl bittiğini anlamadım. Herneyse izlenmeli!
asker sanki terörist gibi kürt dindar ailelerde cani ve aşırı cahil gibi gösterilmiş. Oyunculuklar başroller için gayet iyi. çevrenin betimlenmesinde hariha tarık akan zaten gözleriyle oynadı başarılı bir film ama bir başyapıt diyemem ortalama bir film. Filmin senoryo veya çekimdense Türk askerini ve hükümeti suçlayıp sanki soykırım yapıyormuş gibi göstermesinden dolayı ödüle boğulduğunu düşünüyorum. Uluslar arası kamuoyu daima bunu beslemek ister ermeniler hakkındada kürtler hakkındada. Film de kürdistan yazması buna bir kanıt. Sanki gelmiş topraklarına konmuşlar gibi gösterimi ise yazık. hapishane yerine dağa çıkınca doğru yolu mu seçti dangalak. yılmaz güneyin hayatını da az buçuk işin içine katarsak az çok bakış açısı ortada. Türkler bir fransa bir ingiltere bir amerika gibi soykırım yapsaydı bugün kürt diye bir şey kalmazdı. Ama şimdi özgürce dil konuşmaları kanalları olması bu vatanın ekmeğini yemelerine rağmen hala terörist başı HdP e destek veriyolar. Hala kanla besleniyorlar ve saf kürtlri kandırıyolar. Hala ne yazık ki Diyarbakır anneleri sorunu var hala temiz halktan zorla koparılıp dağa kaçırılıp beyni yıkanan gençler var oysa hdp başkanının eşi çocukları dağda değil yurt dışlarında havuzlu villalarda. Neyse filme gelirsek Bu film kesinlikle izlenmeli evet bazı tahliller bakış açıları için bile izlenir. Ama bir film olduğu ve yapanın bakış açısını doğruyu değil özneli yansıttığı unutulmadan.
İslamiyet kırmızı çizgimizdir. Dünyanın hiçbir yerinde İslam buyurmaz filmde gösterilen rezillikleri. Töreymiş, ulan ne töresi neyin töresi bu? Evet belki bu olaylar yaşanmış olabilir dinimizin hiçbir suçu yok. Cahiliye devri anlatılmış. Ödül aldığı için değil neden yasaklanmış diye meraktan izledim. Yasaklanmasına hak verdim. Olumsuz örnek oluşturabilecek sahneler çok. Dini kötüleme var. Coğrafyamızı cehennem gibi gösterme var. Var da var. Tamam eskiden insanlar akılsızdı. Vicdansızlık vardı ama bu kadar da kötülenmez ki be kardeşim. Hepimiz bu toprakların insanıyız. Bu filmi yurtdışından bir birey olarak izlediğimizi düşünün. Ülkemize ve en önemli olan dinimize büyük bir önyargıyla bakardık. Resmen sanatsal bir şekilde kendimizi dünyaya rezil etmişiz.
Dev bir açıkhava cezaevine dönüşen bir ülkenin başdöndüren panoraması…Senaryo harika senaryonun filmleştirilmesi de harika…Üstelik senaryoda filme aktarılamayan çok daha şok edici ve çok daha ürkütücü sahneler yer almaktaydı; cezaevinden bayram iznine çıkan mahkumun sokakta köpekleri zehirlemesi için bırakılan kıyma paketini zehirli olduğundan habersiz alıp çocuklarına ziyafet çekmek için evine götürmesi gibi sahneler senaryoda kalmıştı…