Film izle başlıklarını araştırmaya devam ediyorsanız; sitemiz üzerinde yer almakta olan, çeşitli kategorilerden faydalanabilir ve dilediğiniz türde yapımı kaliteli bir şekilde izlemeye devam edebilirsiniz. Özellikle de
film izle hd başlıklarından faydalanmaya devam ediyorsanız; izleyeceğinizi film kategorilerinin, bütün bilgileri sıralamaya devam edecektir. Bu sayede, günün yorgunluğunu atan ve keyifli vakit geçirme şansı elde etmeyi başaran insanlar; sitede yer almakta olan birçok farklı yapımın yorumlarını inceleme şansı da elde edebilmişlerdir.
Filmi izle seçenekleri, sitemiz üzerinde oldukça fazladır. Sitede yer almakta olan kullanıcıların, arama butonundan
Hd film izle başlıklarla araştırmanın ardından; herhangi bir ücret ödemenize gerek kalmadan, farklı konularda ve tarzlarda filmleri incelemeniz mümkün olacaktır. Üstelik, istediğiniz filmi izleyebilmek için; isteğinize bağlı olarak üyelik yaptırmanızda mümkün olacaktır. Bununla beraber, film izlediğiniz esnada; herhangi bir kesinti ya da donma durumun yaşanmayacağından da emin olabilirsiniz. Ayrıca, filmlerin üzerinde; yaş sınırları ile ilgili de bilgilendirme yapılacaktır. Aynı zamanda, izleyeceğinizi filmlere; alt yazılı ya da dublajlı olarak görüntüleme şansı elde etmeniz de mümkün olacaktır. Siz de
altyazılı film izle bünyesinde rahatça film izleyebileceksiniz.Sitemizdeki tüm video içerikleri, çeşitli video servislerinden eklenmektedir. Video hak sahipleri kaldırılması istenen içerik ile ilgili olarak
İLETİŞİM bölümünden yazmaları halinde en fazla 3 gün içerisinde içerik kaldırılacaktır.
İLETİŞİM,
sitemap,
film izle,
üçüncü sinema,
takipçi satın al,
film izle,
Asya dizi izle,
Kore dizi izle,
asya dizileri,
casino siteleri,
deneme bonusu veren siteler,
bonus veren siteler
Psikolojik derinlikli sıradışı muhteşem bir film. Çok ilginç, aslında film içinde film de denilebilir. İzlemenizi öneriyorum. Teşekkürler Uğur Film.
Bazı müzik ve sahneler gerilim dolu, tekrar tekrar izlenip anlamlandırılacak bir filmdi
Altyazı rezalet
Persona Ingmar Bergman’nın yönetmenliğini yaptığı, Bibi Andersson ve Liv Ullmann’nın başrollerde oynadığı 1966 yılı yapımı bir İsveç filmdir. Bergman bu filmi yönettiği en önemli filmler arasında kabul eder. Drama türündeki filmin 7 ödül ve 1 adaylığı bulunmaktadır. Konusu ise bir hemşirenin konuşmayı reddeden ve herhangi bir psikolojik rahatsızlığı olmamasına rağmen çevresiyle iletişimi tamamen kesmiş bir aktrisin bakımını üstlenmesidir.————–
1965 baharında Ingmar Bergman, çifte pnömoni ve akut penisilin zehirlenmesi nedeniyle Stockholm’deki Sophia Hastanesine yatırıldı. Hastanedeyken bu filmin temel senaryosunu oluşturdu. August Strindberg’in ölü insanlar, tuğla duvarlar ve bazı kasvetli park ağaçlarından oluşan ve iki enstrüman için bir sonat olarak tasarlanan tek perdelik oyunu “The Stronger”dan esinlenilmiştir. Hikaye şöyle, 1965’te bir iç kulak enfeksiyonu geçiren Bergman, sürekli olarak, hatta uyurken bile baş dönmesi yaşar. Başında bir bantla haftalarca yatağa bağlanan Bergman, doktorunun tavana boyadığı bir noktaya bakarak baş dönmesini önlemeye çalışır. Ama her bakışta oda fırıldak gibi dönüyormuş hissine kapılır. Bergman tavandaki noktaya konsantre olarak iki yüzün birbirine karıştığını hayal etmeye çalışır ve bu ona biraz olsun yardımcı olur. İyileştikten sonra pencereden dışarı bakar ve bankta oturan hemşire ve hastayı görür. Bergman’ın başyapıtı Persona işte bu hasta-hemşire ikiliği ve birbirine karışan yüzler üzerinde temellenir.———————
Bergman sineması nevrozların sinemasıdır. Filmleri baskıya dayalı, travmatik çocukluğu ve II. Dünya Savaşı sonrası İsveç’in bunalımından izler taşır. O nedenle filmlerinin çoğunun psikolojik analizle okunmaya açık olduğunu görüyoruz. Persona, Jung’un Arketipler Kuramıyla okunmaya açık bir film. Dolayısıyla filmden bahsetmeden önce Jung’un Arketipler Kuramından bahsetmemizde fayda var.———————
“Persona” kelimesi, aslen maske anlamına gelen Latince’den türetilmiştir. Carl Gustav Jungun analitik kuramında kişiliğin komponentlerinde bulunan arketiplerden bir tanesidir. (diğerleri; anima, animus, gölge ve selftir.) Jung’un analitik kuramında kişinin sosyal selfini tanımlamak için kullanılır. Buna göre persona arketipi, insanın toplum içinde bir rol oynama ihtiyacı nedeniyle gelişmiştir. Diğer insanlar tarafından bilinen psişe bölümüdür. Jung’a göre; bazı insanların personaları, psişelerinin tümüne eşittir. Rolüne kendini fazlasıyla kaptırmış, personasının egemenliğine girmiştir. Persona aşırı gelişmişse, Jung buna şişme (inflation) der, böyle bir durumda psişenin diğer bölümleri ifade yolu bulamayacak ve persona ile bu bölümler arasında süregiden bir çatışma yaşanacaktır. Böyle bir durumda kişi gergindir ve psikopatolojinin görülmesi olasıdır.Persona’nın içinde anlam olarak bir aldatmaca vardır. Yani kişi bazı şeyleri saklamaktadır. Eğer kişi diğerleri tarafından bilinen yönüne, yani persona’sına, kendini fazla kaptırırsa, yalnızca o olmaya çalışırsa, bir anlamda kendini de aldatıyor olacaktır. Carl Gustav Jung’un adlandırmasına göre kolektif bilinçdışının arketiplerinden biri sosyal görüntümüzü temsil eder. Persona kendinizi dış dünyaya göstermeden önce taktığınız maskedir. Toplumun bizden beklediği rolleri yerine getirirken vermek istenilen iyi imajdır. Fakat bu yanlış imaj da olabilir. Diğer insanlardan neler bekleyebileceğimizi göstererek ilişkilerimizi basitleştirir. Bir tehlike olarak çok kalıplaşmış bir persona’nın kişiliğin geri kalan yönlerinin ve kişilikle ilgili olduğu bilinen veya kolektif bilinçdışına ait olan tüm yönlerine yol açmasıdır.—————–
Diğer bir kavram gölgedir. Gölge, personanın karşıtı olan güçtür. Başka bir deyişle kişinin yüzleşmekten kaçındığı, toplumdan gizlediği, hoş karşılanmayan istek ve fikirleridir. Bu her zaman bizimle olan ama çoğu kez fark edilmeyen karanlık yan, öteki bendir(alterego).—————–
Bergman filmlerinde seyircinin algısını kıracak teknikler kullanır. Bunun nedeni seyirciye bir film karşısında olduğunu hatırlatmaktır. Böylece seyirci filmle özdeşleşme içine girmez, filme yabancılaşır ve dışarıdan bakar. Örneğin Persona’da filmin girişinde görüntünün seyirci üzerindeki güçlü etkisini kanıtlayan peş peşe tek çekimlik görüntülerden oluşan bir gösteri izleriz. Film bir projeksiyon arkı ve film şeridinin görüntüsüyle başlar, sırasıyla bir örümcek, kesilen bir koyun başı, dışarı çıkarılan işkembe, çivi çakılan bir el, erekte olmuş bir penis, morgdaki ölüler ve son olarak morgda boylu boyunca yatan bir çocuk görüntüsüyle şoke ediliriz. Çocuk bir türlü üzerini örtemez ve yüzüstü uzanıp Lermontov’un “Çağımızın Bir Kahramanı” romanını okur. Bu ana kadar bizim bakışımızdan çocuk bizim dışımızdadır. Ardından bakışımız bir anda yer değiştirir ve seyirci olarak oturduğumuz yerde Elisabeth ve Alma’nın yüzlerinin olduğu görüntünün yerini alırız. O anda çocukla aynı odadayızdır ve içeriden dışarıya bakarız. Daha film başlamadan kafamızda bir sürü soru oluşmuştur bile. Bergman bu görüntülerle seyircinin algısını kırmayı hedeflemektedir. Bu sahnenin devamında çocuk bir telefon sesiyle doğrulur ve eliyle ekrana dokunur.————————
Bergman daha filmin başında seyirciye filmin devamında göreceklerimizle ilgili ipuçlarını vermeye başlar. Elisabeth’in ünlü bir oyuncu olması ya da Elektra isimli oyunu sahnelerken susması rastlantısal değildir. Şöyle ki: Fiziksel düzeyde oyuncuların kendileri personalardır.Yüzleri sahnede canlandırdıkları kahramanların kişiliklerini ve öykülerini aktarırlar. Bu bağlamda Elisabeth filmde personayı temsil eden karakterimizdir. Elisabeth’in oynadığı Elektra karakteri ise mitolojide babasına ihanet eden annesini, “annelik bağı”na rağmen öldürtmüştür. Elisabeth hastanedeyken kocasının gönderdiği mektubun içinden çıkan oğlunun fotoğrafını yırtar. “Annelik bağı”nı inkar mı etmektedir? Nitekim filmin sonuna doğru Alma ile Elisabeth’in yüzleştiği sahnede seyircinin bu sorusunu yanıtlar Bergman.————————
Doktorun Elisabeth’e söyledikleri, Elisabeth’in durumunu ve filmin temasını özetler gibidir.“Benim anlamadığımı mı sanıyorsun? Var olmak denilen o umutsuz düşü… Olur gibi görünmek değil, var olmak. Her an bilinçli, tetikte… Aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o yarılma… Baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık… Ele geçirilmek, eksiltilmek ve hatta belki de yok edilmek… Her kelime yalan… Her jest sahte… Her gülümseme yalnızca bir yüz hareketi… İntihar etmek? Hayır. Fazlasıyla iğrenç… İnsan yapamaz ama hareketsiz kalabilir, susabilir. Hiç değilse o zaman yalan söylemez. Perdelerini indirip, içine dönebilir. O zaman rol yapmaya gerek kalmaz, bir kaç farklı yüz taşımaya ya da sahte jestlere. Böyle olduğuna inanır insan. Ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. Sığınağın yeterince sağlam değil. Her tarafından yaşam parçaları sızıyor ve tepki vermeye zorlanıyorsun. Kimse gerçek mi yoksa sahte mi diye sorgulamıyor. Kimse sen gerçek misin yoksa yalan mısın demiyor. Bu sorunun yalnızca tiyatroda bir önemi olabilir. Belki orada bile değil. Seni anlıyorum Elisabeth, susmanı anlıyorum. Hareket etmemeni anlıyorum. İsteksizliğini fantastik bir sisteme bağlamışsın. Anlıyor ve hayranlık duyuyorum. Bitene kadar bu oyunu oynamalısın. Ancak o zaman bırakabilirsin. Tıpkı diğer rollerini bıraktığın gibi bunu da yavaş yavaş bırakırsın.”————————-
Bergman’ın bütün filmlerinin kendi hayatından kesitler sunduğunu ya da bir diğer deyişle her filmiyle hastalıklarının üzerine gittiğini göz önüne alırsak, filmdeki çocukla ilgili başka bir noktaya sürükleniyoruz. Bergman istenmeyen bir çocuk olarak dünyaya gelir. Dolayısıyla çocuk, Bergman’ın alteregosunu temsil ediyor da olabilir.————————–
Kendi ifadesine göre Ingmar Bergman, filmin çekimleri sırasında Liv Ullmann’a aşık olmuş.—————-
Bu film, resimsel radikal bir film olarak kabul edilir. Hem Ingmar Bergman hem de görüntü yönetmeni Sven Nykvist, orta çekimlerin sıkıcı olduğunu hissettiler; bu nedenle, film birkaç geniş çekimden, ara sıra orta çekimlerden ve birçok uzun ve yoğun yakın çekimden oluşur.——————
Alma ve arkadaşının kumsalda seks yaptıkları erkeklerin yaşı hiç belirtilmese de senaryoda yaşları 13 ve 16 olarak belirtilmiş.———————–
Sovyet yönetmen Andrei Tarkovsky’nin en sevdiği 10 filminden biri.—————-
Bibi Andersson’ın “Alma” karakterinin adı İspanyolca ve Portekizce’de “ruh” anlamına gelmektedir.—————————
Premiere dergisi tarafından Ekim 1998 sayısında “Dünyayı Sarsan 100 Film”den biri olarak seçilmiştir. Liste, şimdiye kadar yapılmış en cesur filmleri sıraladı.————
Susan Sontag, Persona’yı şimdiye kadar yapılmış en iyi film olarak gördüğünü yazdı.——————–
BBC tarafından 2018’de yapılan eleştirmenler anketinde İngilizce konuşulmayan en iyi 100 film arasında 6. film.——————-
Film, Roger Ebert’in “Harika Filmler” listesinde yer alıyor.——————-
Steven Schneider tarafından düzenlenen “Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Film” arasında yer alıyor.
Bergman tarihin en iyi 10 yönetmeninden biri. Bu filmde insanın iç seslerini anlatmak için aslında aynı kişi olan 2 kişiyi o kadar güzel kullanıyo ki roman sanatının başarısını sinemaya uyarlıyo. Bence en iyi 10 film arasında.O yanan film makaraları…