Film izle başlıklarını araştırmaya devam ediyorsanız; sitemiz üzerinde yer almakta olan, çeşitli kategorilerden faydalanabilir ve dilediğiniz türde yapımı kaliteli bir şekilde izlemeye devam edebilirsiniz. Özellikle de
film izle hd başlıklarından faydalanmaya devam ediyorsanız; izleyeceğinizi film kategorilerinin, bütün bilgileri sıralamaya devam edecektir. Bu sayede, günün yorgunluğunu atan ve keyifli vakit geçirme şansı elde etmeyi başaran insanlar; sitede yer almakta olan birçok farklı yapımın yorumlarını inceleme şansı da elde edebilmişlerdir.
Filmi izle seçenekleri, sitemiz üzerinde oldukça fazladır. Sitede yer almakta olan kullanıcıların, arama butonundan
Hd film izle başlıklarla araştırmanın ardından; herhangi bir ücret ödemenize gerek kalmadan, farklı konularda ve tarzlarda filmleri incelemeniz mümkün olacaktır. Üstelik, istediğiniz filmi izleyebilmek için; isteğinize bağlı olarak üyelik yaptırmanızda mümkün olacaktır. Bununla beraber, film izlediğiniz esnada; herhangi bir kesinti ya da donma durumun yaşanmayacağından da emin olabilirsiniz. Ayrıca, filmlerin üzerinde; yaş sınırları ile ilgili de bilgilendirme yapılacaktır. Aynı zamanda, izleyeceğinizi filmlere; alt yazılı ya da dublajlı olarak görüntüleme şansı elde etmeniz de mümkün olacaktır. Siz de
altyazılı film izle bünyesinde rahatça film izleyebileceksiniz.Sitemizdeki tüm video içerikleri, çeşitli video servislerinden eklenmektedir. Video hak sahipleri kaldırılması istenen içerik ile ilgili olarak
İLETİŞİM bölümünden yazmaları halinde en fazla 3 gün içerisinde içerik kaldırılacaktır.
İLETİŞİM,
sitemap,
film izle,
üçüncü sinema,
takipçi satın al,
film izle,
Asya dizi izle,
Kore dizi izle,
asya dizileri,
casino siteleri,
deneme bonusu veren siteler,
bonus veren siteler
Sonunda filmin telif hakları kalkmış 90 yıldan önce çekilmiş bir filmin telif haklarının olması çok saçmaydı zaten. Darısı diğer telif hakki olduğu için eklenemeyen filmlere. O zaman izlensin.
A Star is Born (1954) gibi çok sayıda kayıp bölümü olan bir sinema başyapıtı…Kamera kullanımıyla, kurgu teknikleriyle devrim yaratmış, çığır açmış ölümsüz bir film…
Filmdeki oyunculuk 2500 kişilik bir tiyatro sahnesinde en arka sıradaki seyirci bile sahnedeki oyuncunun tüm duygularını,düşüncelerini, hareketlerini, sahnede olup biten her şeyi fark edebilsin tarzında…Yani oyuncular abartılı, göstere göstere oynuyor…Sessiz sinema döneminin tümünde bu tarz bir oyunculuk anlayışı vardı…
Napoleon Dönemine, öncesine ve sonrasına ilgi duyuyorsanız, bu filmle birlikte , Danton (Andrej Wajda), Leydi ve Dük (Eric Rohmer), 1789 (Ariane Mnouchkine), Vatel (Roland Joffe), Monsieur N.(Antoine de Caunes), War and Peace (Sergei Bondarchuk), Waterloo (Sergei Bondarchuk), Varennes Gecesi (Ettore Scola), Marie Antoinette (Sofia Coppola) gibi filmleri de izlemelisiniz…
7 saat 20 dakikalık versiyonundan geriye kalan 5 saat 33 dakikalık versiyon bu…Filmin kayıp parçaları 1969 -2000 arasında bir araya getirilmeye çalışılmış.
Beyazperdenin Victor Hugo’su olarak tanımlanabilecek yönetmen Abel Gance Napoleon’un 1783-1796 arasındaki yaşamını anlatıyor…Gance da Adolf Hitler gibi bir Napoleon hayranıydı…Filmi de Napoleon’a övgü dolu…Fransa’yı Fransız halkının gururunu kurtaran, ayağa kaldıran bir dahiydi diyor filmiyle Gance…
Gance “Süveyş Kanalı”ndan Avrupa Birliği’ne (1) kadar pek çok büyük projenin Napoleon’un beyninde dünyaya geldiğini söylüyor filminde…
Napoleon’a Fransız devriminden önce Brienne Askeri Lisesi’nde çok iyi eğitim verildiğine işaret ediyor, Gance…Napoleon kuşkusuz bir strateji dahisiydi…Subaylarının isimlerini hatırlama konusunda olağanüstü (fil) hafızasına sahipti…Otoritesini kendinden üst sınıftan olan kişilere kabul ettirme konusunda da olağanüstü bir yeteneğe sahipti…Bakışlarıyla adeta Rasputin gibi hipnotize yeteneği olduğu bile ima edilir, onu tanıyanların anlatımları okunduğunda…
Bence Filmdeki en etkileyici bölüm çocuk Napoleon’un askeri okuldaki yaşamı…
O dönemde Fransa’nın 28 milyon yoksul vatandaşı 4000 aile tarafından sömürülmekteydi…Kıtlık, açlık çok yaygındı…
Fransa’da Krallık dönemine son verilen, bazen günde 300 kişinin giyotinle öldürüldüğü, toplamda 12.000+ kişinin çoğu zaman keyfi gerekçelerle, suçlamalarla, ithamlarla idam edildiği terör dönemi de filmin bölümlerinden bir tanesi…Fransız devriminin Leon Trotsky’si Robespierre’in İngiltere’de Kralı idam ederek Krallık rejimine son veren Oliver Cromwell’e hayranlığını da vurguluyor Gance dev filminde…
Ancak filmde gördüğümüz gibi 1796’da İtalya istilasına katılan Fransız askerler (35.000 kişi+) ayakkabıdan, giysiden, üniformadan, yiyecekten yoksun İtalya’yı soyup soğana çevirmeyi amaçlayan, yağmacı, talancı, yoksulluk içinde kıvranan yarı çıplak, yarı aç çapulculardı…
Napoleon 1796-1815 arasında çıkardığı savaşlarda milyonlarca insanın öldürülmesine yol açmıştı…1812 Rusya seferi bozguna dönüşen (Hitler Haziran 1940’ta mezarını ziyaret ettiği Napoleon’u aşarak onun başaramadığı Rusya istilasını başarmaya çalışmıştı), Rusya’da aç kalan Fransız askerleri atlarını yiyen, 1815’te Waterloo’da etkisiz hale getirilen, St. Helena adasında İngilizler tarafından yavaş yavaş arsenik verilerek zehirlendiği iddia edilen Napoleon kendisinden 6 yaş büyük Josephine’le nikahına İtalya işgal planlarını hazırlamaya daldığından çok gecikmeli olarak gelebilmişti…
Aynı anda pek çok erkeği idare edebilen Josephine en kıdemli seks işçileri kadar deneyimli bir kadındı…Genelevde çalışan seks işçisi gibi giyinmek Fransız üst sınıfı, burjuva kadınlar arasında çok yaygındı…Aynen Mısır firavunlarının dönemindeki üst sınıf kadınlar gibi giyiniyordu Fransız burjuvazisinin kadınları (2)
Napoleon Hitler gibi çok sayıda kadın hayrana sahipti…Kadınlar devletleri idare edenlere bayılır! İktidarın gözü kör olsun! Kadınca Dergisi’nin yaptığı bir ankette dönemin Başbakanı Turgut Özal Türkiye’nin en seksi 10 erkeğinden biri olarak seçilmişti!
(1) Süleyman Demirel, başbakan İsmet İnönü’nün 12 Eylül 1963 tarihinde Türkiye ile Ortak Pazar arasındaki ortaklık ilişkisini kuran Ankara Antlaşması’nın imza töreninde yaptığı konuşmadan şu alıntıyı aktarmıştı:“Ortak Pazar tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eserdir. Milletler topluluğu için yeni bir dönem başlamaktadır. Bu, müstakbel nesillere bırakılacak en büyük mirastır. Bu antlaşma Türkiye ve Avrupa’yı ebediyete kadar bağlamaktadır.”
(2) Prof. Dr. İlber Ortaylı Firavun döneminden bir heykeli göstererek, “Bu hatunların kılığı, sarayda tangayla geziyorlar. Afrika’nın kabileleri gibi çıplak görünmekten sıkıntıları yok” demişti…Ortaylı, bir heykeli göstererek “Bakın bu hatunların kılığı saraydaki kılık; tangayla geziyorlar, setriavret yerleri kapalı. Çok ilginç. Firavun nü halde. Bir garip şey bu böyle. Afrika’nın kabileleri gibi çıplak görünmekten, resmedilmekten sıkıntıları yok” dedi.
5 saatimi verdim, bir şeyler yazmalıyım. Napolyon’un çocukluğu, Askeri okul dönemi onun gelecekteki şahsiyetinin iyi işlendiği açısından önemliydi ve başarılıydı. Meclis kavgaları ve kaprisli Josephine bölümü çok uzundu ve zor bitirdim. Aslında filmin adı “Napolyon ve Josephine” olmalıymış. Son bölüm kısada olsa epey bir figüran sayısı kapsıyordu ve değerliydi. Orada bile epey bir süre Josephin’e yazılan mektuplarla geçti.
Yanılıyormuyum? Napolyon’uda pek benzetemedim. Gençliğidir dedim, yaşı ilerde gerçeğine daha benzer bir oyuncu devam edecek diye umdum, öyle olmadı. Sürgün olayını da göremedim. Atlamış olabilirmiyim!
Ve onun asıl en büyük dünyaca olayı Rus bozgunu ve ordunun dönüş safhasıdır ki tarihte büyük derstir. Kendini dev aynasında gören psikopat Hitler’de aynı bozgunu yedi. Düşmanları kış idi.
Neyse 1927 yapımı tarihi bir film ve böyle bir filmi eleştirmek haddimiz değil. Bu kadar emek ve insanla ve 5 saate yukarıda bahsettiğim konuları kapsamalıydı diye hayıflanıyorum. Adam Napolyon olasıya nelerden geçti. Yani kader diye bir şey var diyorsun. Puanı da yüksek ve izlemenizi öneririm.
Helal olsun!size ve yukarda ki gönderiye saygılar.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK:
NAPOLEON BONAPARTE ARKASINA BİR SÜRÜ ÇEŞİTLİ MİLLİYETTEKİ İNSANI TOPLAYARAK MACERA ARAMAYA ÇIKTI VE BUNUN İÇİNDİR Kİ YARI YOLDA KALDI…BEN, BİR ANADAN BİR BABADAN GELEN KARDEŞLERİMLE KENDİ VATANINI KURTARMA DAVASI YOLUNDAYIM…NAPOLEON TAÇ VE ŞEREF PEŞİNDE KOŞAN BİR MACERACIDIR.”
Mustafa Kemal Atatürk, şan, şöhret, fetih, istila peşinde koşarak milyonlarca insanın katledilmesinden sorumlu Napoleon Bonaparte’ı ve yaşadığı dönemi Napoleon uzmanları kadar yakından incelemişti… Mustafa Kemal Atatürk’ün Fransız İhtilali dönemine de özel bir ilgisi vardı… Mustafa Kemal Atatürk, Büyük İskender ile Napoleon’un istilaya, fethe, elde tutamayacakları kadar büyük toprakları işgale doymamasını ve azgın hırslarını kendisine hiçbir zaman örnek olarak almadı…
HİTLER FANATİK NAPOLEON HAYRANIYDI
Adolf Hitler Napoleon’un sadece Rusya seferinde 600.000’e yakın Fransız askerinin öldüğünü kitaplardan okuyup öğrendiği halde “Napoleon’un fetihlerinin ötesine sadece ben geçerim, Napoleon’un başaramadıklarını sadece ben başarırım” saplantısına / fikrine kapıldı…1940’da Alman ordusu O’nun emirlerini yerine getirerek 1871’den sonra ikinci kez Fransız ordusunu teslim aldı…Bu özgüvenle fanatik hayranı olduğu Napoleon’un mezarını ziyaret etmek için Paris’e koştu…Hitler Paris ziyaretinden bir yıl sonra 3 milyon askerle Rusya’ya saldırdı.Alman orduları en ön cephede savaşan Stalin’in oğlunu bile esir alacaktı.
ADOLF HİTLER: “NAPOLEON RUSYA’YI İŞGAL EDEYİM DERKEN MOSKOVA’YA ÇOK YAKLAŞMASINA RAĞMEN RUSYA’YI İSTİLA ETMEYİ BAŞARAMADI.BENİM KOMUTAM ALTINDAKİ WEHRMACHT (ALMAN ORDUSU) RUSYA’NIN TAMAMINI ELE GEÇİRMEYİ BAŞARACAKTIR.”