Film izle başlıklarını araştırmaya devam ediyorsanız; sitemiz üzerinde yer almakta olan, çeşitli kategorilerden faydalanabilir ve dilediğiniz türde yapımı kaliteli bir şekilde izlemeye devam edebilirsiniz. Özellikle de
film izle hd başlıklarından faydalanmaya devam ediyorsanız; izleyeceğinizi film kategorilerinin, bütün bilgileri sıralamaya devam edecektir. Bu sayede, günün yorgunluğunu atan ve keyifli vakit geçirme şansı elde etmeyi başaran insanlar; sitede yer almakta olan birçok farklı yapımın yorumlarını inceleme şansı da elde edebilmişlerdir.
Filmi izle seçenekleri, sitemiz üzerinde oldukça fazladır. Sitede yer almakta olan kullanıcıların, arama butonundan
Hd film izle başlıklarla araştırmanın ardından; herhangi bir ücret ödemenize gerek kalmadan, farklı konularda ve tarzlarda filmleri incelemeniz mümkün olacaktır. Üstelik, istediğiniz filmi izleyebilmek için; isteğinize bağlı olarak üyelik yaptırmanızda mümkün olacaktır. Bununla beraber, film izlediğiniz esnada; herhangi bir kesinti ya da donma durumun yaşanmayacağından da emin olabilirsiniz. Ayrıca, filmlerin üzerinde; yaş sınırları ile ilgili de bilgilendirme yapılacaktır. Aynı zamanda, izleyeceğinizi filmlere; alt yazılı ya da dublajlı olarak görüntüleme şansı elde etmeniz de mümkün olacaktır. Siz de
altyazılı film izle bünyesinde rahatça film izleyebileceksiniz.Sitemizdeki tüm video içerikleri, çeşitli video servislerinden eklenmektedir. Video hak sahipleri kaldırılması istenen içerik ile ilgili olarak
İLETİŞİM bölümünden yazmaları halinde en fazla 3 gün içerisinde içerik kaldırılacaktır.
İLETİŞİM,
sitemap,
film izle,
üçüncü sinema,
takipçi satın al,
film izle,
Asya dizi izle,
Kore dizi izle,
asya dizileri,
casino siteleri,
deneme bonusu veren siteler,
bonus veren siteler
Francesco Rosinin Üç Kardeş filmini yükler misiniz
İlk kez 1984’te seyrettiğim Carmen’i 39 yıl sonra bir kez daha seyrettim ve karşımda hiç eskimemiş bir şaheser vardı!
“İki çeşit kadın vardır: uğruna hayatını feda edebileceklerin birinci türdür…İkinci tür kadınlar ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra para verip kurtulabileceklerindir,” sözlerini söyleyen Prosper Merimee’nin müstehcen ögelerle tıka basa dolu romanı “Carmen” 1845’te yayınlandı…
Antonina Miliukova,Gloria Steinem, Duygu Asena, Jackie Kennedy, Diana Spencer, Tomris Uyar, Marilyn Monroe, Louise Bryant, Lillian Hellman, Gudrun (Women in Love romanındaki bir karakter) gibi özgür ruhlu kadınların temsilcisidir Carmen…
Kararlarını kendi özgür iradesiyle veriyor…Hiçbir erkeğe bağımlı olmak istemiyor…Carmen bütün erkekleri renksiz, aynı kalıptan çıkmış fabrikasyon ürünler olarak değerlendiriyor ve eleştiriyor…Carmen’e göre erkekler kadınları mülkleri, malları, köleleri olarak görüyor…Carmen ise erkekleri kullanılmış mendil gibi kullandıktan sonra sepetliyor! Erkek egosuna atılmış korkunç bir tokattı Carmen!
3 Mart 1875’te Paris’te ilk kez sahnelenen Carmen operası çeşitli suçlamalarla karşılandı…Suçlamalar küfür, hakaret seviyesindeydi…
3 Mart 1875’teki ilk seslendirmede ve sahnelemede salonda bulunan müzik ororiteleri son ikibin yılın belki de en önemli müzik olayıyla karşı karşıya olduklarını ne yazık ki fark etmediler…Onlar kimler miydi?
O isimler: Ambroise Thomas (1811-1896), Jules Massenet (1842-1912), Léo Delibes (1836-1891) , Jacques Offenbach (1819-1880), Charles Gounod (1818-1893) , Camille Saint-Saëns (1835-1921)…
İlk gece orkestra eseri seslendirmekte çok zorlanmıştı…İlk gecenin katılımcıları esnemişlerdi…Eser bitse de evimize gitsek düşüncesiyle her beş dakikada bir saatlerine baktılar…Özgür ruhlu Carmen, Courtesan, hafif meşrepli olmakla suçlandı, ya da opera Richard Wagner özentisi bulunarak eleştirildi…İlk gösterim gecesine bestecinin eşi bile katılmadı…
Besteci Georges Bizet bu olaydan yaklaşık üç ay sonra Mayıs 1875’in son günlerinde Seine nehrinin soğuk sularında yüzdü…Kirli sudan, kanalizasyon karışan nehirden mikrop kapmış da olabilir…Ateşlenen Bizet 3 Haziran 1875’te öldü ve 5 Haziran 1875’te bugün Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in de naaşının kalıntılarının bulunduğu Pere Lachaise mezarlığında toprağa verildi…Bizet öldüğünde 37 yaşındaydı…Bizet Mozart’tan sadece iki yıl fazla yaşamıştı…
İlk gösterimi Paris’te 1913’te yapılan Rite of Spring (Igor Stravinsky) gibi bir müzik alanında bir devrimdi “Carmen”… Friedrich Nietzsche “Yazılmış en iyi opera Carmen’dir” diyecekti…
Konu: Günün birinde eşkıyaların, haydutların, kanun kaçaklarının, boğa güreşçisi matadorların arasında yaşayan Çingene kızı Carmen bir onbaşıya aşık olur…Carmen’in erkeklere yaklaşımı çiçekten çiçeğe gezen bir balarısı yaklaşımıdır…Elbise değiştirir gibi erkek değiştirir…Düşük maaşlı onbaşı annesinin yolladığı parayla ancak masraflarını karşılar…Onbaşı Carmen’e aşkından ordudaki görevini terk edip kanun kaçaklarının arasına katılır…Carmen maymun iştahlıdır…Aşkları en fazla altı ay sürer…Altı ayda bir erkek değiştirir…Carmen’in onbaşıya aşkı da kısa ömürlü olmuştur…Carmen artık bir matadoru sevmektedir…Onbaşı saplantılı, takıntılı bir karakterdir artık kendisini sevmeyen ve görmek istemeyen Carmen’i bırakmak istemez…Carmen’in kendinden artık vazgeçmiş olmasını gururuna, kibirine yediremez ve bu durumu kabullenemez…
Boğa katliamlarını, vahşeti, kan gölünü, eğlence haline getiren bir kültür olsa olsa barbar bir kültürdür…Zavallı, gariban boğaları acımasızca şişleyerek öldürmeyi törensel bir bayram şöleni, büyük bir kutlama haline getiren, matadorları büyük kahramanmış gibi sunan İspanyollara asla katılmıyorum…
Yönetmen Francesco Rosi dev beyazperdede seyredildiğinde çok keyif veren bir film yapmış…Bu filmi ilk kez Özen Film’e ait Osmanbey Site sinemasında İstanbul Film Festivali kapsamında 1984’te seyretmiştim…Uğur Film sitesinde bir kez daha 39 yıl sonra seyrettim ve çok keyif aldım…Resim sanatının en büyük şaheserlerinden esinlenen çerçevelemeler, Oscar ödüllerini fazlasıyla hak eden birinci sınıf ışıklandırma, mizansen anlayışı, mekan, kostüm seçimi, sanat yönetimi, görüntü yönetmeni, koreografi ve üstün bir yönetmenlik damgası var bu filmde…
20. yüzyılın en iyi film yönetmenlerinden biri olan Joseph Losey tarafından yönetilen Mozart uyarlaması sinema filmi “Don Giovanni”den (1979) de aynı lezzeti almıştım…