Film izle başlıklarını araştırmaya devam ediyorsanız; sitemiz üzerinde yer almakta olan, çeşitli kategorilerden faydalanabilir ve dilediğiniz türde yapımı kaliteli bir şekilde izlemeye devam edebilirsiniz. Özellikle de
film izle hd başlıklarından faydalanmaya devam ediyorsanız; izleyeceğinizi film kategorilerinin, bütün bilgileri sıralamaya devam edecektir. Bu sayede, günün yorgunluğunu atan ve keyifli vakit geçirme şansı elde etmeyi başaran insanlar; sitede yer almakta olan birçok farklı yapımın yorumlarını inceleme şansı da elde edebilmişlerdir.
Filmi izle seçenekleri, sitemiz üzerinde oldukça fazladır. Sitede yer almakta olan kullanıcıların, arama butonundan
Hd film izle başlıklarla araştırmanın ardından; herhangi bir ücret ödemenize gerek kalmadan, farklı konularda ve tarzlarda filmleri incelemeniz mümkün olacaktır. Üstelik, istediğiniz filmi izleyebilmek için; isteğinize bağlı olarak üyelik yaptırmanızda mümkün olacaktır. Bununla beraber, film izlediğiniz esnada; herhangi bir kesinti ya da donma durumun yaşanmayacağından da emin olabilirsiniz. Ayrıca, filmlerin üzerinde; yaş sınırları ile ilgili de bilgilendirme yapılacaktır. Aynı zamanda, izleyeceğinizi filmlere; alt yazılı ya da dublajlı olarak görüntüleme şansı elde etmeniz de mümkün olacaktır. Siz de
altyazılı film izle bünyesinde rahatça film izleyebileceksiniz.Sitemizdeki tüm video içerikleri, çeşitli video servislerinden eklenmektedir. Video hak sahipleri kaldırılması istenen içerik ile ilgili olarak
İLETİŞİM bölümünden yazmaları halinde en fazla 3 gün içerisinde içerik kaldırılacaktır.
İLETİŞİM,
sitemap,
film izle,
üçüncü sinema,
takipçi satın al,
film izle,
Asya dizi izle,
Kore dizi izle,
asya dizileri,
casino siteleri,
deneme bonusu veren siteler,
bonus veren siteler
Yıllar önce izlemiştim,temayül doğrultusunda da izledim:tşkler site.
Marlon Brando’nun monoloğu repliklerden nadiren etkilenen beni her izlediğimde ağzı açık bırakmaktan daha doğru bir tarifle yeni bir katmana ulaştırır.
Sinemanın zirvelerinden biridir.
Coppola’nın en iyi filmidir.Çünkü bu filmin tüm kontrolü kendisindeydi.Film stüdyosu bu filme müdahale edemedi.Onun için de kusursuzdur.Joseph Conrad’ın “Karanlığın Yüreği-Heart of Darkness” adlı romanından esinlendi.Brando ve Coppola The Godfather’dan sonra ikinci kez birlikte çalıştı
Marlon Brando’nun monoloğu repliklerden nadiren etkilenen beni her izlediğimde ağzı açık bırakmaktan daha doğru bir tarifle yeni bir katmana ulaştırır
Sinema salonunda gösterilen kopya 147 dakika yani bu versiyon…49 dakika eklenmiş uzun versiyon 196 dakikalık versiyon tahmin edebileceğiniz gibi çok daha doyurucu…196 dakikalık versiyonda 158’inci dakikada Brando görünüyor…Kuşkusuz 20. yüzyılda çevrilmiş en iyi 50 filmden biri…Coppola hiçbir zaman bunu aşamadı…
Hakan Bey, bahsettiğiniz uzun versiyonu izleyebileceğim bir site yada link paylaşırsanız sevinirim.
Dehşetin ne olduğunu bilmeyen insanlara. kelimelerle tarif etmek imkansızdır.
Sitede bulunan versiyon Hakan Bey’in sözünü ettiği uzun versiyon. 197 dakikalık ve büyük ihtimalle filmin tam kopyası.
Francis Ford Coppola’nın The Godfather 1, 2, The Conversation (WaterGate gizli dinleme skandalından esinlenmişti), Dracula, Apocalypse Now adlı filmleri benim seyredebildiğim filmleri arasında en yüksek düzeyi tutturabilen filmleridir…
1970lerde Robert Altman, Jack Nicholson, Francis Ford Coppola, Marlon Brando gibi çok sayıda Hollywood ünlüsü çok yoğun uyuşturucu maddeler kullandılar…Yaratıcılıklarını daha da geliştirmek de istiyorlardı bu maddeleri kullanarak…
Francis Coppola belki de uyuşturucu madde kullanımından dolayı zihinsel gerileme kurbanı olarak giderek daha yavan, değersiz, önemsiz filmlere imza attı…
Winona Ryder’ın oyuncu kadrosundan çıkıp Sofia Coppola’nın The Godfather 3’ün oyuncu kadrosuna girmesi bu filme çok zarar verdi…
Kagemusha, American Graffiti, Mishima gibi projelere Coppola finansal kaynak sağladı…American Graffiti ABD & Kanada sinemalarında 1973’te 65 milyon seyirci topladı…Coppola American Graffiti’nin yapımcısı olarak kazandığı parayla California’da üzüm bağları satın aldı…
İki yılda 10 milyon kopya satılan The Godfather romanı
1972’de ABD & Kanada sinemalarında 78,646,424 seyirci toplayan filme dönüştürüldü…Herkesten önce filmi seyreden Marlon Brando “The Godfather” asla seyirci bulamayacak bir filmdir gerekçesiyle filmin gişe gelirinden elde edeceği yüzdeli gelir anlaşmasını çok ufak bir peşin,nakit para karşılığında satarak hayatının en büyük hatasını yaptı…
Paramount Yapım Başkan Yardımcısı Peter Bart romancı Mario Puzo’ya 12.500 $’lık bir seçenek teklif etti; eğer roman bir filme dönüştürülürse Puzo 80.000 $’lık bir seçenek de vardı. Puzo’nun menajeri ona teklifi geri çevirmesini söylemesine rağmen Puzo meteliğe kuşun atacak durumdaydı ve Paramount’la anlaşmayı kabul etti. Paramount’tan Robert Evans, 1968’in başlarında tanıştıklarında, Puzo’nun ona kumar borçlarını ödemek için acilen 10.000 dolara ihtiyacı olduğunu söylemesinin ardından Puzo’ya Mafya başlıklı 60 sayfalık el yazması için 12.500 dolarlık bir anlaşma teklif ettik demişti. Puzo’ya filmin kârından % 2,5 pay ödemesi yapıldı…Bu rakam da çok ciddi bir para anlamına geliyor…
Mario Puzo’nun “The Godfather” (1969) adlı romanında Türkiye’de üretilen haşhaşın Amerikan halkını zehirlediği iddia edildi…
1969-1970 yıllarında sadece New York’ta yılda 1000’den fazla kişi uyuşturucu madde kullanımından ölmekteydi…1969’da okurlara sunulan The Godfather adlı romanda romancı Mario Puzo Türk hükümetini Türkiye’deki haşhaş / afyon ekimini tümüyle yasaklamaya davet etti…Güya Türk haşhaşı uyuşturucu maddeye dönüştürülerek ABD vatandaşlarını öldürüyordu…
1963’te ismet İnönü’nün başbakanlığı döneminde Türkiye ABD’nin isteği üzerine Türkiye’deki haşhaş üretimini çok kısıtladı…ABD Türkiye’nin bütün haşhaş üretimini satın alma talebini iletti…1969’da Başbakan Demirel’e ABD Başkanı Richard Nixon “Türkiye’deki haşhaş ekiminden elde edilen ürünler, rekolte uyuşturucu madde haline getirilerek halkımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi fena halde zehirliyor…Türkiye’deki haşhaş ekimini tümüyle yasaklayın…ABD hazinesi çiftçinizin haşhaş ekmemekten dolayı oluşacak maddi zararını tümüyle tazminat adı altında size ödesin” teklifini iletti…Demirel teklifi reddetti…Demirel’e göre uyuşturucu bağımlılığı bir zengin hastalığıydı…Demirel’e göre Türkiye tarlalarındaki yıllık haşhaş üretimi dünyadaki yıllık haşhaş ihtiyacına bir hafta bile yetmezdi…
12 Mart 1971’de Demirel hükümetini deviren askeri cunta ABD’nin isteğini yerine getirerek Türkiye’de haşhaş üretimini yasakladı…1974’te Ecevit’in başbakanlığındaki hükümet bu haşhaş yasağını kaldırdı…
Francis Ford Coppola’nın The Godfather 1, 2, The Conversation (WaterGate gizli dinleme skandalından esinlenmişti), Dracula, Apocalypse Now adlı filmleri benim seyredebildiğim filmleri arasında en yüksek düzeyi tutturabilen filmleridir…
1970lerde Robert Altman, Jack Nicholson, Francis Ford Coppola, Marlon Brando gibi çok sayıda Hollywood ünlüsü çok yoğun uyuşturucu maddeler kullandılar…Yaratıcılıklarını daha da geliştirmek de istiyorlardı bu maddeleri kullanarak…
Francis Coppola belki de uyuşturucu madde kullanımından dolayı zihinsel gerileme kurbanı olarak giderek daha yavan, değersiz, önemsiz filmlere imza attı…
Winona Ryder’ın oyuncu kadrosundan çıkıp Sofia Coppola’nın The Godfather 3’ün oyuncu kadrosuna girmesi bu filme çok zarar verdi…
Kagemusha, American Graffiti, Mishima gibi projelere Coppola finansal kaynak sağladı…American Graffiti ABD & Kanada sinemalarında 1973’te 65 milyon seyirci topladı…Coppola American Graffiti’nin yapımcısı olarak kazandığı parayla California’da üzüm bağları satın aldı…
İki yılda 10 milyon kopya satılan The Godfather romanı
1972’de ABD & Kanada sinemalarında 78,646,424 seyirci toplayan filme dönüştürüldü…Herkesten önce filmi seyreden Marlon Brando “The Godfather” asla seyirci bulamayacak bir filmdir gerekçesiyle filmin gişe gelirinden elde edeceği yüzdeli gelir anlaşmasını çok ufak bir peşin,nakit para karşılığında satarak hayatının en büyük hatasını yaptı…
Paramount Yapım Başkan Yardımcısı Peter Bart romancı Mario Puzo’ya 12.500 $’lık bir seçenek teklif etti; eğer roman bir filme dönüştürülürse Puzo 80.000 $’lık bir seçenek de vardı. Puzo’nun menajeri ona teklifi geri çevirmesini söylemesine rağmen Puzo meteliğe kuşun atacak durumdaydı ve Paramount’la anlaşmayı kabul etti. Paramount’tan Robert Evans, 1968’in başlarında tanıştıklarında, Puzo’nun ona kumar borçlarını ödemek için acilen 10.000 dolara ihtiyacı olduğunu söylemesinin ardından Puzo’ya Mafya başlıklı 60 sayfalık el yazması için 12.500 dolarlık bir anlaşma teklif ettik demişti. Puzo’ya filmin kârından % 2,5 pay ödemesi yapıldı…Bu rakam da çok ciddi bir para anlamına geliyor…
Mario Puzo’nun “The Godfather” (1969) adlı romanında Türkiye’de üretilen haşhaşın Amerikan halkını zehirlediği iddia edildi…
1969-1970 yıllarında sadece New York’ta yılda 1000’den fazla kişi uyuşturucu madde kullanımından ölmekteydi…1969’da okurlara sunulan The Godfather adlı romanda romancı Mario Puzo Türk hükümetini Türkiye’deki haşhaş / afyon ekimini tümüyle yasaklamaya davet etti…Güya Türk haşhaşı uyuşturucu maddeye dönüştürülerek ABD vatandaşlarını öldürüyordu…
1963’te ismet İnönü’nün başbakanlığı döneminde Türkiye ABD’nin isteği üzerine Türkiye’deki haşhaş üretimini çok kısıtladı…ABD Türkiye’nin bütün haşhaş üretimini satın alma talebini iletti…1969’da Başbakan Demirel’e ABD Başkanı Richard Nixon “Türkiye’deki haşhaş ekiminden elde edilen ürünler, rekolte uyuşturucu madde haline getirilerek halkımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi fena halde zehirliyor…Türkiye’deki haşhaş ekimini tümüyle yasaklayın…ABD hazinesi çiftçinizin haşhaş ekmemekten dolayı oluşacak maddi zararını tümüyle tazminat adı altında size ödesin” teklifini iletti…Demirel teklifi reddetti…Demirel’e göre uyuşturucu bağımlılığı bir zengin hastalığıydı…Demirel’e göre Türkiye tarlalarındaki yıllık haşhaş üretimi dünyadaki yıllık haşhaş ihtiyacına bir hafta bile yetmezdi…
12 Mart 1971’de Demirel hükümetini deviren askeri cunta ABD’nin isteğini yerine getirerek Türkiye’de haşhaş üretimini yasakladı…1974’te Ecevit’in başbakanlığındaki hükümet bu haşhaş yasağını kaldırdı…
Francis Ford Coppola’nın The Godfather 1, 2, The Conversation (WaterGate gizli dinleme skandalından esinlenmişti), Dracula, Apocalypse Now adlı filmleri benim seyredebildiğim filmleri arasında en yüksek düzeyi tutturabilen filmleridir…
1970lerde Robert Altman, Jack Nicholson, Francis Ford Coppola, Marlon Brando gibi çok sayıda Hollywood ünlüsü çok yoğun uyuşturucu maddeler kullandılar…Yaratıcılıklarını daha da geliştirmek de istiyorlardı bu maddeleri kullanarak…
Francis Coppola belki de uyuşturucu madde kullanımından dolayı zihinsel gerileme kurbanı olarak giderek daha yavan, değersiz, önemsiz filmlere imza attı…
Winona Ryder’ın oyuncu kadrosundan çıkıp Sofia Coppola’nın The Godfather 3’ün oyuncu kadrosuna girmesi bu filme çok zarar verdi…
Kagemusha, American Graffiti, Mishima gibi projelere Coppola finansal kaynak sağladı…American Graffiti ABD & Kanada sinemalarında 1973’te 65 milyon seyirci topladı…Coppola American Graffiti’nin yapımcısı olarak kazandığı parayla California’da üzüm bağları satın aldı…
İki yılda 10 milyon kopya satılan The Godfather romanı
1972’de ABD & Kanada sinemalarında 78,646,424 seyirci toplayan filme dönüştürüldü…Herkesten önce filmi seyreden Marlon Brando “The Godfather” asla seyirci bulamayacak bir filmdir gerekçesiyle filmin gişe gelirinden elde edeceği yüzdeli gelir anlaşmasını çok ufak bir peşin,nakit para karşılığında satarak hayatının en büyük hatasını yaptı…
Paramount Yapım Başkan Yardımcısı Peter Bart romancı Mario Puzo’ya 12.500 $’lık bir seçenek teklif etti; eğer roman bir filme dönüştürülürse Puzo 80.000 $’lık bir seçenek de vardı. Puzo’nun menajeri ona teklifi geri çevirmesini söylemesine rağmen Puzo meteliğe kuşun atacak durumdaydı ve Paramount’la anlaşmayı kabul etti. Paramount’tan Robert Evans, 1968’in başlarında tanıştıklarında, Puzo’nun ona kumar borçlarını ödemek için acilen 10.000 dolara ihtiyacı olduğunu söylemesinin ardından Puzo’ya Mafya başlıklı 60 sayfalık el yazması için 12.500 dolarlık bir anlaşma teklif ettik demişti. Puzo’ya filmin kârından % 2,5 pay ödemesi yapıldı…Bu rakam da çok ciddi bir para anlamına geliyor…
Mario Puzo’nun “The Godfather” (1969) adlı romanında Türkiye’de üretilen haşhaşın Amerikan halkını zehirlediği iddia edildi…
1969-1970 yıllarında sadece New York’ta yılda 1000’den fazla kişi uyuşturucu madde kullanımından ölmekteydi…1969’da okurlara sunulan The Godfather adlı romanda romancı Mario Puzo Türk hükümetini Türkiye’deki haşhaş / afyon ekimini tümüyle yasaklamaya davet etti…Güya Türk haşhaşı uyuşturucu maddeye dönüştürülerek ABD vatandaşlarını öldürüyordu…
1963’te ismet İnönü’nün başbakanlığı döneminde Türkiye ABD’nin isteği üzerine Türkiye’deki haşhaş üretimini çok kısıtladı…ABD Türkiye’nin bütün haşhaş üretimini satın alma talebini iletti…1969’da Başbakan Demirel’e ABD Başkanı Richard Nixon “Türkiye’deki haşhaş ekiminden elde edilen ürünler, rekolte uyuşturucu madde haline getirilerek halkımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi fena halde zehirliyor…Türkiye’deki haşhaş ekimini tümüyle yasaklayın…ABD hazinesi çiftçinizin haşhaş ekmemekten dolayı oluşacak maddi zararını tümüyle tazminat adı altında size ödesin” teklifini iletti…Demirel teklifi reddetti…Demirel’e göre uyuşturucu bağımlılığı bir zengin hastalığıydı…Demirel’e göre Türkiye tarlalarındaki yıllık haşhaş üretimi dünyadaki yıllık haşhaş ihtiyacına bir hafta bile yetmezdi…
12 Mart 1971’de Demirel hükümetini deviren askeri cunta ABD’nin isteğini yerine getirerek Türkiye’de haşhaş üretimini yasakladı…1974’te Ecevit’in başbakanlığındaki hükümet bu haşhaş yasağını kaldırdı…
Francis Ford Coppola’nın The Godfather 1, 2, The Conversation (WaterGate gizli dinleme skandalından esinlenmişti), Dracula, Apocalypse Now adlı filmleri benim seyredebildiğim filmleri arasında en yüksek düzeyi tutturabilen filmleridir…
1970lerde Robert Altman, Jack Nicholson, Francis Ford Coppola, Marlon Brando gibi çok sayıda Hollywood ünlüsü çok yoğun uyuşturucu maddeler kullandılar…Yaratıcılıklarını daha da geliştirmek de istiyorlardı bu maddeleri kullanarak…
Francis Coppola belki de uyuşturucu madde kullanımından dolayı zihinsel gerileme kurbanı olarak giderek daha yavan, değersiz, önemsiz filmlere imza attı…
Winona Ryder’ın oyuncu kadrosundan çıkıp Sofia Coppola’nın The Godfather 3’ün oyuncu kadrosuna girmesi bu filme çok zarar verdi…
Kagemusha, American Graffiti, Mishima gibi projelere Coppola finansal kaynak sağladı…American Graffiti ABD & Kanada sinemalarında 1973’te 65 milyon seyirci topladı…Coppola American Graffiti’nin yapımcısı olarak kazandığı parayla California’da üzüm bağları satın aldı…
İki yılda 10 milyon kopya satılan The Godfather romanı
1972’de ABD & Kanada sinemalarında 78,646,424 seyirci toplayan filme dönüştürüldü…Herkesten önce filmi seyreden Marlon Brando “The Godfather” asla seyirci bulamayacak bir filmdir gerekçesiyle filmin gişe gelirinden elde edeceği yüzdeli gelir anlaşmasını çok ufak bir peşin,nakit para karşılığında satarak hayatının en büyük hatasını yaptı…
Paramount Yapım Başkan Yardımcısı Peter Bart romancı Mario Puzo’ya 12.500 $’lık bir seçenek teklif etti; eğer roman bir filme dönüştürülürse Puzo 80.000 $’lık bir seçenek de vardı. Puzo’nun menajeri ona teklifi geri çevirmesini söylemesine rağmen Puzo meteliğe kuşun atacak durumdaydı ve Paramount’la anlaşmayı kabul etti. Paramount’tan Robert Evans, 1968’in başlarında tanıştıklarında, Puzo’nun ona kumar borçlarını ödemek için acilen 10.000 dolara ihtiyacı olduğunu söylemesinin ardından Puzo’ya Mafya başlıklı 60 sayfalık el yazması için 12.500 dolarlık bir anlaşma teklif ettik demişti. Puzo’ya filmin kârından % 2,5 pay ödemesi yapıldı…Bu rakam da çok ciddi bir para anlamına geliyor…
Mario Puzo’nun “The Godfather” (1969) adlı romanında Türkiye’de üretilen haşhaşın Amerikan halkını zehirlediği iddia edildi…
1969-1970 yıllarında sadece New York’ta yılda 1000’den fazla kişi uyuşturucu madde kullanımından ölmekteydi…1969’da okurlara sunulan The Godfather adlı romanda romancı Mario Puzo Türk hükümetini Türkiye’deki haşhaş / afyon ekimini tümüyle yasaklamaya davet etti…Güya Türk haşhaşı uyuşturucu maddeye dönüştürülerek ABD vatandaşlarını öldürüyordu…
1963’te ismet İnönü’nün başbakanlığı döneminde Türkiye ABD’nin isteği üzerine Türkiye’deki haşhaş üretimini çok kısıtladı…ABD Türkiye’nin bütün haşhaş üretimini satın alma talebini iletti…1969’da Başbakan Demirel’e ABD Başkanı Richard Nixon “Türkiye’deki haşhaş ekiminden elde edilen ürünler, rekolte uyuşturucu madde haline getirilerek halkımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi fena halde zehirliyor…Türkiye’deki haşhaş ekimini tümüyle yasaklayın…ABD hazinesi çiftçinizin haşhaş ekmemekten dolayı oluşacak maddi zararını tümüyle tazminat adı altında size ödesin” teklifini iletti…Demirel teklifi reddetti…Demirel’e göre uyuşturucu bağımlılığı bir zengin hastalığıydı…Demirel’e göre Türkiye tarlalarındaki yıllık haşhaş üretimi dünyadaki yıllık haşhaş ihtiyacına bir hafta bile yetmezdi…
12 Mart 1971’de Demirel hükümetini deviren askeri cunta ABD’nin isteğini yerine getirerek Türkiye’de haşhaş üretimini yasakladı…1974’te Ecevit’in başbakanlığındaki hükümet bu haşhaş yasağını kaldırdı…