Film izle başlıklarını araştırmaya devam ediyorsanız; sitemiz üzerinde yer almakta olan, çeşitli kategorilerden faydalanabilir ve dilediğiniz türde yapımı kaliteli bir şekilde izlemeye devam edebilirsiniz. Özellikle de
film izle hd başlıklarından faydalanmaya devam ediyorsanız; izleyeceğinizi film kategorilerinin, bütün bilgileri sıralamaya devam edecektir. Bu sayede, günün yorgunluğunu atan ve keyifli vakit geçirme şansı elde etmeyi başaran insanlar; sitede yer almakta olan birçok farklı yapımın yorumlarını inceleme şansı da elde edebilmişlerdir.
Filmi izle seçenekleri, sitemiz üzerinde oldukça fazladır. Sitede yer almakta olan kullanıcıların, arama butonundan
Hd film izle başlıklarla araştırmanın ardından; herhangi bir ücret ödemenize gerek kalmadan, farklı konularda ve tarzlarda filmleri incelemeniz mümkün olacaktır. Üstelik, istediğiniz filmi izleyebilmek için; isteğinize bağlı olarak üyelik yaptırmanızda mümkün olacaktır. Bununla beraber, film izlediğiniz esnada; herhangi bir kesinti ya da donma durumun yaşanmayacağından da emin olabilirsiniz. Ayrıca, filmlerin üzerinde; yaş sınırları ile ilgili de bilgilendirme yapılacaktır. Aynı zamanda, izleyeceğinizi filmlere; alt yazılı ya da dublajlı olarak görüntüleme şansı elde etmeniz de mümkün olacaktır. Siz de
altyazılı film izle bünyesinde rahatça film izleyebileceksiniz.Sitemizdeki tüm video içerikleri, çeşitli video servislerinden eklenmektedir. Video hak sahipleri kaldırılması istenen içerik ile ilgili olarak
İLETİŞİM bölümünden yazmaları halinde en fazla 3 gün içerisinde içerik kaldırılacaktır.
İLETİŞİM,
sitemap,
film izle,
üçüncü sinema,
takipçi satın al,
film izle,
Asya dizi izle,
Kore dizi izle,
asya dizileri,
casino siteleri,
deneme bonusu veren siteler,
bonus veren siteler
İlk defa Nazi döneminde geçtiği halde Nazileri bu kadar az işleyen bir film izledim. Gerard Depardieu ve Catherine Denueve filme renk katmış. Filmin zayıf noktalarından biri sahnelerde olağandan fazla insan olması. Bir meydan mı var orada sürekli hareket halinde insanlar görülüyor. Bu gibi şeyler dönem filmlerinde sıklıkla görülüyor. Filmde geçen Fransız müziklerini de çok beğendiğimi de belirtmeliyim.
Son Metro 1980 Fransa yapımı dramatik filmdir. Özgün adı Le Dernier Métro olan film uluslararası gösterimlerde The Last Metro adıyla sunulmuştur.
François Truffaut’nun yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği filmin özgün senaryosunu da Suzanne Schiffman’la birlikte yine Truffaut yazmıştır. Başrollerini Catherine Deneuve ve Gérard Depardieu’nün paylaştıkları “Son Metro” nun görüntülerini Néstor Almendros çekmiş, müziğini ise Georges Delerue yapmıştır. Fransız Yeni Dalga sinema akımının öncü ve etkili yönetmeni François Truffaut’nun belki de en politik filmi budur. Truffaut filmlerindeki apolitik duruşu nedeniyle geçmişte birçok eleştiri almıştı.
1942 yılında, II. Dünya Savaşı sürerken Nazi işgali altındaki Paris’te bir tiyatronun Yahudi yönetmeni (Heinz Bennent) ülkeyi terk etmek yerine bodrumda saklanmayı tercih eder. Başrol oyuncusu olan karısı (Catherine Deneuve) ise Yahudi değildir ve işleri devralır, ancak rol arkadaşı (Gerard Depardieu) ile aralarında bir yakınlaşma başlayınca bir tercih yapmak zorunda kalacaktır.
“Son Metro”, François Truffaut’nun gösteri sanatları dünyası üzerine yapmayı planladığı bir üçlemenin ikinci filmidir. Üçlemenin ilk filmi, 1973’te çektiği La Nuit Américaine (Amerikan Gecesi veya Türkiye’de gösterildiği adıyla Güneşte Gece) sinema dünyasının iç yüzünü anlatıyordu. 1980 tarihli ikinci film “Son Metro” tiyatro dünyasıyla ilgiliydi. Truffaut, müzikallerin iç dünyasını yansıtmayı planladığı üçüncü filmi L’Agence Magique’i hiçbir zaman gerçekleştiremedi.
1981’de “En İyi Yabancı Film” dalında Oscar ve Altın Küre ödüllerine aday gösterilen film, kendi ülkesinin Oscarları sayılan César Ödülleri’nin neredeyse tamamını aldı. Filmin başrol oyuncusu Catherine Deneuve’e İtalyan Sinema Akademisi, “en iyi yabancı aktris” David di Donatello Ödülü’nü verdi.
Roger Ebert, Chicago Sun-Times incelemesinde, işbirlikçi eleştirmen Daxiat’ın karakteri için “o kadar kötü bir canavar ki, kesinlikle Truffaut’un tanıdığı birinden ilham almış olması gerektiğini” yazdı. Michel Daxiat, anti-Semitik dergi “Je suis partout” için yazan eleştirmen Alain Laubreaux’nun (1899-1968) takma adıydı. Bernard’ın onu dövdüğü sahne, Jean Marais’in Laubreaux’yu yumrukladığı bir olaydan esinlenmiştir; Liberation’dan sonra Laubreaux, Daxiat’ın filmin sonunda yaşadığı kaderi paylaştı.
Tek bir filmle en çok César ödülü (Oscar’ın Fransız eşdeğeri) rekorunu elinde tutuyor. Gérard Depardieu’nun oynadığı başka bir film olan Cyrano de Bergerac (1990) da aynı sayıda ödül aldı.
Lucas, Marion’a Londra’da gördüğü bir oyundan bahsederken, Patrick Hamilton’ın 1940’ta Thorold Dickinson ve 1944’te George Cukor tarafından iki kez filme alınan “Gaslight” adlı oyunundan bahsediyor.
Valentin, ‘Merhamet Melekleri’ (rahibeler hakkında bir hikaye) adlı bir film yapmak istiyor. Bu, Robert Bresson’un yönettiği Günah Melekleri’ne (1943) benziyor.
Steven Schneider’in editörlüğünü yaptığı “Ölmeden Önce Görmeniz Gereken 1001 Film” arasında yer aldı.
Yıldız Gérard Depardieu, yönetmen François Truffaut’nun hayranı değildi ve oyuncu kadrosuna katılması için zor ikna edildi.
Büyük ölçüde gazeteci Hervé Le Boterf’in 1978’de yayınlanan La vie parisienne sous l’Occupation çalışmasından esinlenen Le Dernier Métro, kısmen Margaret Kelly’nin (dansçı Bayan Blubell) ve kocası Marcel Leibovici’nin işgal sırasındaki hayatını anlatıyor. Konu, Jean Renoir tarafından yazılan, 1973’te Leslie Caron ile birlikte Amerikan televizyonuna uyarlanan ve 1976’da L’Avant-scène’de yayınlanan Carola oyunundan modellenmiştir.
Film 28 Ocak – 18 Nisan 1980 tarihleri arasında çekildi.
Tiyatro sahneleri Paris’deki Saint-Georges tiyatrosunda çekildi.
Çekimler daha sonra Clichy’deki kullanılmayan bir çikolata fabrikasında, Paris’i işgal altında yeniden inşa etmek için bir film stüdyosuna dönüştürülen Rue du Landy’de yapıldı.
Film boyunca 1930’lar ve 1940’lardan birkaç şarkı duyuyoruz, diğerlerinin yanı sıra dikkat çekenler Lucienne Delyle’ın seslendirdiği iki şarkı, Mon amant de Saint-Jean ve la Prière à Zumba ile Rina Ketty’nin seslendirdiği Sombreros ve Mantilles.
İşgal altındaki Paris’e ve aynı zamanda ancak 1968’de keşfettiği Yahudi kökenlerine değinen bu film, Samuel Blumenfeld için “yönetmen Truffaut’nun en gizli ve en mahrem eseri”.
Hitit: Sizin değerlendirmelerinizden pek çok yeni bilgi öğreniyorum…Son Metro çok sevdiğim birçok kez seyrettiğim bir film…İlk defa Aralık 1983’te bu filmin ithalatçısı Fono Film / TUNCAN OKAN tarafından gazetecilere düzenlenen basın gösteriminde (Yerebatan Sarayı’na yakın olan Fono Film işyerindeki minik sinema salonunda) seyretmiştim…
Not: François Truffaut tam bir kadın avcısıydı…İlişki yaşadığı oyunculardan biri de Catherine Deneuve