Film izle başlıklarını araştırmaya devam ediyorsanız; sitemiz üzerinde yer almakta olan, çeşitli kategorilerden faydalanabilir ve dilediğiniz türde yapımı kaliteli bir şekilde izlemeye devam edebilirsiniz. Özellikle de
film izle hd başlıklarından faydalanmaya devam ediyorsanız; izleyeceğinizi film kategorilerinin, bütün bilgileri sıralamaya devam edecektir. Bu sayede, günün yorgunluğunu atan ve keyifli vakit geçirme şansı elde etmeyi başaran insanlar; sitede yer almakta olan birçok farklı yapımın yorumlarını inceleme şansı da elde edebilmişlerdir.
Filmi izle seçenekleri, sitemiz üzerinde oldukça fazladır. Sitede yer almakta olan kullanıcıların, arama butonundan
Hd film izle başlıklarla araştırmanın ardından; herhangi bir ücret ödemenize gerek kalmadan, farklı konularda ve tarzlarda filmleri incelemeniz mümkün olacaktır. Üstelik, istediğiniz filmi izleyebilmek için; isteğinize bağlı olarak üyelik yaptırmanızda mümkün olacaktır. Bununla beraber, film izlediğiniz esnada; herhangi bir kesinti ya da donma durumun yaşanmayacağından da emin olabilirsiniz. Ayrıca, filmlerin üzerinde; yaş sınırları ile ilgili de bilgilendirme yapılacaktır. Aynı zamanda, izleyeceğinizi filmlere; alt yazılı ya da dublajlı olarak görüntüleme şansı elde etmeniz de mümkün olacaktır. Siz de
altyazılı film izle bünyesinde rahatça film izleyebileceksiniz.Sitemizdeki tüm video içerikleri, çeşitli video servislerinden eklenmektedir. Video hak sahipleri kaldırılması istenen içerik ile ilgili olarak
İLETİŞİM bölümünden yazmaları halinde en fazla 3 gün içerisinde içerik kaldırılacaktır.
İLETİŞİM,
sitemap,
film izle,
üçüncü sinema,
takipçi satın al,
film izle,
Asya dizi izle,
Kore dizi izle,
asya dizileri,
casino siteleri,
deneme bonusu veren siteler,
bonus veren siteler
scarface filminin yapımcıları tony camonteyi ve gangster mitini nasıl öldüreceklerini bilemiyorlardı, bu içinden çıkılmaz durum karşısında saçma sapan bir finalle filmi sonlandırdılar ve filmin içine ettiler ama neye yarar? gene de scarface otuzlardan bu yana bir efsane olarak yaşamaya devam etti. jean luc godardı serseri aşıklar filmini çekerken ikinci bir scarface yapmak isteyecek kadar etkilemişti mesela. fakat kendi demesine göre çıkan sonuç istediği gibi olmamış. anti-kahraman böyledir onu öldürseniz de yok etseniz de gene de öldüremezsiniz, seyircinin kalbinde kazanan odur ve sonsuza kadar yaşamaya o devam eder, mutlu temiz aşıklardan ziyade.
manhattan melodrama bir başyapıt değil, boş vaktinizde izleyebileceğiniz eli yüzü düzgün bir dostluk, idealler, yoldan çıkmışlar draması. film ilk yarım saatten sonra temposunu kazanıyor. hollywood draması unsurlarını bozmasa da ana karakter blackienin söylemlerinde yer yer anti konformist feminist anarşist fikirler etrafa savruluyor, evliliğin çocuk yapıp yuva kurmanın bir kadın için son derece sıkıcı olduğu söylenebiliyor mesela. filmin bazı diyalogları dramatik gerilimi üst düzey noktaya çıkarıyor kendini tam bir klasiğe dönüştürecekken aniden düşüyor o sahneler. yönetmen sadece olayları ve karakterleri görüntüleyerek ekstra bir çabaya girmeden kendini öne çıkarmadan zanaatçılıkla yetiniyor.filmin yönetmeni tarzanın yönetmeni olarak bilinen w.s van dyke fakat kredilerde adı geçmeyen perde arkasında bi de george cukor var, filmin bazı sahnelerinde yayılan kadınsı romantizmin ondan kaynaklandığını sanıyorum oyunculuklara gelince william powell ve myrna loy çok iyiler, blackienin köylü şapşallığına bir o kadar da köylü cinliğine sahip yardımcısı ve onun aptal yemek düşkünü sevgilisi de gayet iyi ama asıl konuşmamız gereken şüphesiz clark gable tarafından kusursuz şekilde canlandırılan blackie. sinema tarihinde gördüğüm en karizmatik anti-kahraman diyebilirim. özellikle mahkeme sahnelerinde kendini elektrikli sandalyede çizme şakacılığı, pervasızlığı, idama giderkenki umursamaz ciddiye almaz rahatlığı gerçekten benzersiz. blackie tam bir stirnercı, her şeyi kendini de tüketiyor, giden kaybedilen hiçbir şeye hırs yapmıyor, biricik hiççiliği gönülden kavramış birisi, canı ne isterse onu yapıyor, stirnercı gibi çocuk kalmış, arkadaşı için adam öldürmesi bile bencilce bir şey, dostunu çok seviyor ve onun için adam öldürüyor bu son derece bencilce. hapislerde çürümektense ölmeyi yeğliyor yaşamının son dakikalarını bile saatler sonra ölüm gerçeğiyle karşılaşmayacakmış gibi aynı neşe içinde yaşıyor. vali bey ise ahlaki bir karakter ve ideallerine sonuna kadar bağlı hatta ideallerinden taviz verecek bir duygu boşluğuna düştüğünde bile kendi tutarsızlığını fark edip istifa edebiliyor. vali bey, o buhran sonrası çalkantılı dönemde gangsterlerin suçluların cirit attığı dönemde amerikanın inanmak istediği dürüstlüğü temsil ediyor sanki ve başkan roosevelt ahlakını taşıyor. myrna loy ise şefkatli olmasına rağmen her zaman istediğini bilen ve ona göre davranan bana göre baya feminist bir karakteri canlandırıyor, hays code öncesi döneme ait bir karakter de diyebiliriz. tabi tüm bu karakterler derinlikten yoksun çok detaylı bir şekilde geliştirilmiyorlar, dediğim gibi film klasik olmaya yükselirken birden düşüyor.
filmde çok hoş detaylar var, hokey maçında tuvalette işlenen cinayet sonrası köre sadaka verilmesi, filmin başlarındaki troçki mitingindeki kargaşa ve kavga sahnesi gibi. troçki konuşurken kalabalık arasından çıkan rahip amerikada ekmeğini özgürce bulabildiğini söyleyerek troçkiye cevap veriyor, düpedüz anti-komünist bir sahne bu, orası kesin. hollywoodun liberal ideolojisini yansıtıyor. söz konusu miting ve oradaki kavga, karakterlerin geleceğini de etkileyecek şeyler olarak gözüküyorlar, tıpkı filmin başındaki tarihi gemi yangını gibi. tarihsel olayların kişisel trajedilerle bağlantısı, yaşamın içindeki şans unsuruyla kumarbaz karakterin şansı gibi bağlantılar filmde incelikle dramatik yapıya katkı sunacak şekilde ele alınmıyorlar, film düz bir boş vakit draması sınırlarından çıkamıyor bir türlü. fakat o blackie yok mu gene de aklımıza kazınıyor işte. bu film çekildiğinde troçki hayattaydı ve ben bu filmden haberdar olduğunu sanıyorum. film 1934 mayısında gösterime giriyor, troçki ise 1934 ağustosunda “amerika komünist olursa” diye bir yazı kaleme alıyor, komünizmden korkan amerikalılara “bakın komünizm sovyetler birliğindeki gibi değil” diyerek sempati yaymaya çalıştığı bir yazı kaleme alıyor.
troçkiyle girilen polemik, saf temiz demokratik idealler, kendi kararlarını verebilen bir kadın, stirnercı bir tip ama neticede bir boş vakit melodramı.
şunu düşünüyorum hep, john dillinger bu filmi izlediği sinema salonundan çıktığında fbi tarafından vurulmadan önce yolda yürürken ne hissediyordu acaba? kuş gibi hafiflemiş miydi?
William Powell’ın oynadığı W.S. Van Dyke’ın yönettiği 1934 yapımı The Thin Man (Sıska Adam) filmini yüklemeniz mümkün mü?
Bu filmin kadrosu ve yönetmeni aynı The Thin Man (Sıska Adam) filmini seyretmek keyifli olacaktır. 1934 yılı yapımı döneminin ilgi çeken suç- komedi ilmlerinden.
Açılış sahnesi 15 Haziran 1904 sabahı General Slocum felaketini tasvir ediyor. Popüler gezi vapuru New York’un Doğu Nehri’nde Manhattan’ın Aşağı Doğu Yakası’ndaki St. Mark’s Evanjelik Alman Lutheran Kilisesi tarafından düzenlenen bir pikniğe yolcu taşırken alev aldı. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 1.021 kişi öldü. Bu, 11 Eylül ikiz kuleler saldırısı öncesinde ölen sayısı açısından New York şehrinin en büyük trajedisiydi. Yetersiz, deneyimsiz bir mürettebat, trajedinin başlıca sorumlusu olarak tutuldu.
Ünlü banka soyguncusu John Dillinger’ın 22 Temmuz 1934’te Chicago’daki Biograph Theatre’ın önünde vurulmadan az önce izlediği filmdir. Bu nedenle Manhattan Melodramı, John Dillinger’ın FBI’ın onu vurduğu gece sinemadan çıkarken izlemeye gittiği film olarak hatırlanır.
Myrna Loy, bu filmi gördükten sonra John Dillinger’ın öldürüldüğünü öğrendiğinde, tepkisi (raporlara göre) “Ah, o zavallı adam” oldu.
Myrna Loy ve William Powell’ın beraber oynadığı 14 filmden ilkidir.
George Cukor, 14 Nisan 1934’te gösterilen ön izlemeden sonra ek sahneler için yönetmen olarak atandı, çünkü yönetmen W.S. Van Dyke bir sonraki filmi Bulunamayan Adam’a (1934) çoktan başlamıştı.
En İyi Orijinal Öykü Oscar ödülünü almıştır.
Blackie Gallagher karakterinin çocukluğunu o yıllarda 14 yaşında olan Mickey Rooney oynamıştır.
Başrolde oynayan William Powell (Jim Wade) ve Clark Gable (Blackie Gallagher), Carole Lombard’ın sırasıyla birinci ve ikinci eşleriydi.